Canlarım, ciğerlerim, can, ciğer, kuzu sarmalarım... Ayça'nın çemberine girmiş bulunmaktasınız. Şimdi kemerlerinizi bağlayıp, keyfinize bakınız. :)
2 Nisan 2015 Perşembe
2 Nisan Otizm Farkındalık Günü
Herkese merhabalar... Bir ara düşünüp daha yaratıcı bir giriş cümlesi bulacağıma dair söz veriyor ve verdiğim sözün ardından yazıma başlıyorum okuyucugillerim...
Bildiğimiz üzere bugün Otizm Farkındalık Günü. Ve ben de farkında bir birey olarak bloğumu bu konuda boş bırakmak istemedim. Araştırdığım öğrendiğim üç-beş küçük fakat bilmemiz gereken bilgiyi buradan aktarayım istedim.
Farkında bir birey olarak dedim ya hani, sonra sordum kendime ne kadar farkında? Dedim bir bakayım... Otizmli bir çocuğu sevebilirim, yüzünü okşayabilir, içimin sıcaklığını ona geçirebilirim belki... Sonra dedim ya benim başıma gelirse? Ne yaparım? Çünkü otizmin asıl nedeni hala bulunamadığı gibi, seni-beni-bizi bulma ihtimali her zaman mevcuttur. Bir okuyayım, şu interneti olumlu anlamda bir kez daha kullanayım dedim... Sonra da dedim ki öğrendiklerimi paylaşayım. E malum paylaşmak güzeldir. :)
Öncelikle;
Otizm nedir?
Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm, genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıkar. Otistik çocuklar genellikle öğrenme zorluğu çekerler. Otistik çocukların büyük kısmında farklı seviyelerde zekâ geriliği görülse de, zekâ seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır. Ancak genel zekâ seviyeleri ne olursa olsun, otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler.
Belirtileri Nelerdir?
Etkilenme dereceleri değişse de;
Sosyal ilişkilerde güçlük
Konuşma güçlüğü
Oyun oynamaa ve hayal kurmada güçlük
Değişikliklere karşı direnç
Otizmin Tipik Özellikleri
Başkalarına karşı ilgisizlik
Göz temaslarından kaçınma
İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak dile getirme
Nesneleri sürekli döndürme isteği
Bütüncül düşünmede zorluk
Hafıza yeteneklerini kullanmada zorluk
Genelleme yapmakta zorluk
Empati yapamama
Dilde yavaş gelişme, gelişememe
Duyusal tepkilere kapalılık
Etkinlik ve ilgilerde sınırlılık
Otizm İle Yaşamaya Başlamak
Eğer çocuğunuza henüz yeni “otizm” teşhisi konulduysa, büyük ihtimalle şu anda karmaşık duygular içindesiniz ve otistik çocuğunuzla birlikte hayatınızın geri kalan kısmını nasıl geçireceğinizi, otizm ile yaşamaya nereden başlayacağınızı bilemiyorsunuz.
Zaman içinde, belki daha önce adını bile duymadığınız otizm konusunda çok şey öğreneceksiniz. Bu bilgileri size bazen bir doktor ya da eğitmen veya bu konuda yayınlanmış bazı yayınlar sağlayacaktır. Ama sizin için en önemli bilgiler her zaman diğer otistik çocuk sahibi ailelerden, yani sizin gibi otizm ile yaşayanlardan gelenler olacaktır.
Şimdi yapılması gereken, bu yeni ve farklı yaşama başlamanızda size küçük bir yol haritası çıkarmak... Kendinizi suçlu hissetmeyin, eşinizi suçlamayın, otizm sizin ya da eşinizin suçu değil…
Teşhis sonrası birçok anne baba, otizme sebep olabileceğini varsaydıkları bazı nedenlerden dolayı, kendilerini ya da eşlerini suçlayabilirler. Ama aslında siz hiç yanlış bir şey yapmadınız çünkü;
Her yaşta, her kültür düzeyinde ve dünyanın her yerindeki insanların otistik bir çocuğu olabilir.
Otizm, henüz çocuk anne karnındayken teşhis edilemiyor. Çocuk sahibi olmayı isteyip istememenizin, çocuğa ilgi gösterip göstermemenizin, eşinizi sevmenizin ya da sevmemenizin çocuğun otistik olması ile hiçbir ilgisi ya da etkisi yoktur.
Diğer otistik çocukların aileleri ile temas kurun.
Bu sizin kendinizi yalnız ya da çaresiz hissetmemenize yardımcı olacak, teşhis sonrası ailenizde yaşanan ilk şokun üstesinden daha çabuk gelmenizi sağlayacaktır.
Otizmi hemen kabullenin.
Bunun ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Hiçbir anne baba, çocuğunun zihinsel engelli olmasını istemez. Fakat unutmayın ki, şu an çocuğunuzun sizin kendisini kabullenmenize ve hemen ona yardımcı olmanıza ihtiyacı var. Bunu ertelemeniz, sorunu ortadan kaldırmayacak, aksine, daha sonra otizmi kabullenmek için kaybettiğiniz süre için üzüntü duyacaksınız.
Vakit kaybetmeyin.
Otistik bir çocuğa, ne kadar erken yaşta teşhis koyulur ve dolayısı ile ihtiyaçları olan özel eğitimi ne kadar çabuk almaya başlarlarsa, yaşam becerilerine kavuşma şansları o kadar fazlalaşır.
Otizmi tanımadan, çocuğunuzu tanıyamazsınız.
Otizmin ne olduğunu, otistik bir çocuğun özelliklerini öğrenin. Bu çocuğunuzun ne olduğunu, kim olduğunu neleri yapıp yapamayacağını size gösterecektir.
Otizmi gizlemeyin.
Yakınlarınıza, komşularınıza, işyerinizdeki arkadaşlarınıza çocuğunuzun otistik olduğunu söylemekten çekinmeyin. Aksine, onların çocuğunuzun içinde bulunduğu özel durumu ve onun özel ihtiyaçlarını, beklentilerini hemen anlatın. Bu tutum, çevreniz ile olan sosyal ilişkilerinizdeki gereksiz çekingenliklerden sıyrılmanızı sağlayacak ve ilişkilerinizi bu yeni yaşantınıza göre ayarlamanızda onların size yardımcı olmasını sağlayacaktır.
Çocuğunuzu toplumdan soyutlamayın.
Toplum, bireylerden oluşur. Bu bireyler özürlü de olabilir, normal de. Dolayısı ile otistik bir çocuk, bu toplumun bir ferdidir. Çocuğunuzu toplumdan uzak tutmayın. Onunla tıpkı diğer anne babalar gibi, parka gidin, oynayın, otobüse binin, dışarıda yemek yiyin. Çocuğunuzun normal bir yaşama alışması ve öğrenmesi için buna ihtiyacı var.
Çocuğunuza hem özel, hem normal davranın.
Otistik bir çocuğun dünyayı algılama şekli, diğer çocuklardan farklı için şüphesiz sizden özel bir yaklaşım beklerler. Ancak bu arada göz ardı etmemeniz gereken şey, çocuğunuza normal davranışlarınızı da göstermeyi ihmal etmemenizdir. Çocuğunuz otistik olsa da, ona aferin deyip başını okşadığınızda ya da hayır deyip kızdığınızda, sizin tepkilerinizi algılayabilir. O konuşmasa da siz onunla konuşun, o oynamasa da siz onunla oynamaya çalışın. Eğer istemediğiniz bir şey yapıyorsa ona kızabilir, sevginizi göstermek istediğinizde ona güzel şeyler söyleyebilirsiniz.
İlaç kullanımı ve diğer tedavi yöntemleri…
Otizmi tedavi eden bir ilaç henüz yoktur. Ancak çocuğun hiperaktivitesini azaltmaya yardımcı olan, algılamasını düzenleyen vb yan işlevler için bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Doktor tarafından reçete ile verilmeyen hiçbir ilacı, tavsiye üzerine ya da kulaktan dolma bilgilerle kullanmamak gerekir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder